
Yeni çıkan kitapları kütüphanenize koyacağınız dolu dolu kitap serisi sizler için yazdık. Edebiyattan kişisel gelişime,polisiye romanından psikoloji romanına, fantastik kitaplardan macera kitaplarına her kitap burada! Okuyucularını bambaşka dünyalara çıkarmayı amaçlıyor.

Tarih: 19 Nisan 2025Yazar: fournewssbelemir0 Yorumlar
Yeni çıkan kitapları kütüphanenize koyacağınız dolu dolu kitap serisi sizler için yazdık. Edebiyattan kişisel gelişime,polisiye romanından psikoloji romanına, fantastik kitaplardan macera kitaplarına her kitap burada! Okuyucularını bambaşka dünyalara çıkarmayı amaçlıyor.

GENE AŞK
(Doris Lessing)
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından okurlarla buluşturulan Gene Aşk geç yaşta aşk, tutku ve arzular üzerine kabul edilmiş görüşlere meydan okuyan bir yapıt. Konusu altmışlı yaşlarında, başarılı bir oyun yazarı ve yönetmeni olan Sarah Durham’ın çevresinde gelişiyor. 19. yüzyılda yaşamış, sıradışı bir kadının bıraktığı yazı ve resimlerle kurgulanan yeni bir oyunun çalışmaları sırasında Sarah, kendini beklenmedik bir duygular karmaşası içinde bulur. Tiyatro ekibinden iki oyuncuyla yakınlaşıp onların yaşamlarını tanıdıkça hem o zamana kadar benimsediği yaşantıyla hem de yaşlanmaya ilişkin genelgeçer kanılarla yüzleşmek durumunda kalır. Gene Aşk ömrümüzün her aşamasında aşkın bizi sürekli nasıl şekillendirdiğine ilişkin incelikli bir anlatı.
PORÇAKAL
(Bircan Değirmenci)
Sadece yastık, döşek, Zetina dikiş makinesi, el radyosu ve kıyafetlerimizden ibaret olan eşyalarla sığınmıştık “taşı toprağı altın” dedikleri o koca şehirdeki küçük dünyaya. Keşke o radyoyu da getirmeseydik. Annem ve ablam tam buraya ayak uydurmaya çalışırken radyodaki ses yüzlerine bir tokat gibi çarpıp gurbette olduklarını hatırlatırdı çünkü. Ellerinde ne iş varsa bırakarak radyonun karşısına oturup şarkı başlamadan ağlamaya hazırlanırlardı. “Şimdi de TRT sanatçısı Ayla Gürses’ten dinliyoruz: “Gurbet o kadar acı ki.” Diyarbakır’dan İstanbul’a 1970’li yılların ortalarında göç eden, büyük şehrin girdabında hayatta kalmak için çırpınan arafta kalmış bir aile hikâyesi… Yaslı bir anne ile dünya yansa umurunda olmayan, anason kokan bir babanın hasbelkader büyüyen yedi çocuğu. Geçmişteki Gazi Köşkü, Suriçi, Lalebey Mahallesi, Menekşe Plajı, gazinolar, sinemalar, Boğaziçi, Adalar, Şehremini, Samatya… Bircan Değirmenci, İletişim Yayınları’ndan çıkan Porçakal’da, yaşanmışlıklarını hikâyeleştirirken, İstanbul-Diyarbakır arasında mekik dokuyan bir kız çocuğunun parıldayan şaşkınlığıyla göz göze getiriyor bizleri.
KADINLARIN TARİHİ
(Georges Duby – Michelle Perrot)
Kadınların toplumsal, kültürel ve siyasal tarihini beş ciltte bütünlüklü bir şekilde ele alan Georges Duby ve Michelle Perrot’nun editörlüğünde hazırlanan Kadınların Tarihi serisi ALFA Yayınları tarafından yeni bir edisyonla okurlarla buluşturuyor. Yüzyıllar boyunca tarihyazımı erkeklerin eylemleriyle şekillendirildi. Savaşlar, fetihler, imparatorluklar ve büyük siyasi dönüşümler anlatılırken, kadınlar çoğunlukla sessiz bırakıldı; kamusal alandan dışlanmış, özel alanla sınırlandırılmış bir konumda değerlendirildi. Ancak 20. yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte başlayan feminizm dalgaları, bu tarihsel suskunluğu sorgulamaya ve dönüştürmeye başladı. İşte Kadınların Tarihi serisi, tam da bu çabanın bilimsel ve entelektüel bir ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Alanında uzman onlarca ismin katkısıyla hazırlanan bu beş ciltlik dev eser, kadınların Batı uygarlığı içerisindeki yerini, rollerini, temsillerini ve mücadelelerini dönemsel ve tematik bir yaklaşımla inceliyor. Tarihi yalnızca erkeklerin değil, kadınların da şekillendirdiği bir alan olarak yeniden inşa ediyor.
KIRMIZI BUĞDAY
(Ahmet Büke)
2022 yılında Vedat Türkali Roman Ödülü’nü kazanan Deli İbram Divanı’nda, Ege insanının doğayla, tarihle, efsanelerle beslenen hayatlarını anlatan Ahmet Büke, Kırmızı Buğday’da hikâyeye bu kez bambaşka bir açıdan yaklaşıyor. Can Yayınları’ndan çıkan ve kaderini memleketine bağlamış, ölümden yaşam doğuran insanları anlatan Kırmızı Buğday, Arap Ali, Adnan Bey, Gani Dayı, Teğmen Cemil, Dünya, Maya gibi unutulmaz karakterlerle hem tarihsel hem de toplumsal bir anlatının izini sürüyor: “Âlemi uzaktan seyredince kuleler, konaklar, üzerinde koşan tavla tavla atlar, mayalı develer, yalçın dağlar, acı göller, Şahin Beyler, beylerin uzun elleri, körüklü çizmeleri ve de bağlanmış taşlar ile salınmış köpekleri görünür. Bundan ibaret sanılan devranın derisinin altında asıl sahibin nehirden nabzı atar oysa. Çoğu zaman derinlere kaçar, kendi bile unutur nefsini. Sonra olmadık zamanda ve umulmadık anda öz magmasına rastlar. İçin için kaynar, elini öteki elinin örsünde döver, göbeğini keser ve onu gömdükleri kabuğu zelzelelerle yırtarak yazısını yeniden yazmaya çıkar. Bütün iş çoğunluktadır. Bütün iş buğdayı yatıracak acı rüzgârı beklemek yerine fırtına olup esmeyi hatırlamaktır. Ehil bir el gelir, kazandaki süt taşına uzanır ve atar dışarıya. Süt taşar!”
BU NE SAÇMA SİS
(Enrique Vila-Matas)
Enrique Vila-Matas metinlerarasılığı kullanan, kurmacanın tabiatını sorgulayan ve nevi şahsına münhasır eserleriyle öne çıkan, İspanyol edebiyatının en muzip, en üretken yazarlarından birisi. Edebiyat dünyasının her detayını romanlarında kullanmaktan çekinmeyen Vila-Matas, İthaki Yayınları’ndan çıkan ‘Bu Ne Saçma Sis’te Katalunya’nın bağımsızlığının ilan edildiğinin sanıldığı belirsizliklerle dolu üç günde gerçekleşen aile içi bir edebi karşılaşmayı anlatıyor. Babalarının vefatının hemen akabinde, memleketleri Barselona’nın en hararetli günlerinde, düelloyu andırır bir buluşmada bu iki kardeş, yazar ve edebiyat kahramanı nihayet hesaplaşacaktır… Vila-Matas’ın muazzam edebi labirentlerinden biri daha: Kurulurken yapıtaşlarının söküldüğü, yazılırken atıflarla durmadan dönüşen, her köşesinde “küçük varoluşların” parıldadığı, sıkı okurlar için sisin içinden çıkan som bir cevher…
YAŞAM VE YARATICILIK ÜZERİNE 12 NOTA
(Quincy Jones)
Dünyanın sayılı müzisyenlerinden, prodüktörlerinden ve akıl hocalarından biri olan Quincy Jones, Epsilon Yayınları’ndan çıkan Yaşam ve Yaratıcılık Üzerine 12 Nota adlı kitabında yaratıcılık, yaşam ve mükemmellik arayışı üzerine düşüncelerini samimi bir dille ortaya koyuyor. Başarılı ve çok ödüllü bir müzisyen olmasının yanı sıra hayatı sonuna kadar kucaklayan bir öğretmen de olan Jones, müzikle yoğrulmuş yaşamını, karşılaştığı zorlukları ve bu zorluklar karşısındaki direncini tüm yalınlığıyla gözler önüne seriyor. Her bölümü bir notayla adlandırılan bu kitapta, 12 notaya karşılık 12 unutulmaz yaşam dersi okurları bekliyor. Hayatın bir melodi gibi akıp gittiğini, kimi zaman güçlü bir akor, kimi zaman derin bir sessizlik olduğunu ancak her zaman cesaretle başlaması gerektiğini keşfederken, Quincy Jones’un büyüleyici yolculuğuna tanıklık edecek ve onunla birlikte hayatın 12 notasını keşfedeceksiniz. Özellikle yaratıcılık gerektiren işlerle uğraşanların başucu kitabı olmaya aday Yaşam ve Yaratıcılık Üzerine 12 Nota’da herkes için bir şeyler var.
HUZURLU BEYİN
(Dawson Church)
Gerçek huzur, sadece dış koşullara mı bağlı? Stresin ve endişenin altında ezilmeden daha mutlu ve yaratıcı bir yaşam sürmek mümkün mü? Peki ya, beyninizi yeniden programlayarak hayatınızı kökten değiştirebileceğinizi söylesek? Destek Yayınları’ndan çıkan Huzurlu Beyin, bilimsel araştırmalarla desteklenen tekniklerle, zihninizi nasıl daha sakin, daha dirençli ve daha mutlu bir hale getirebileceğinizi gösteriyor. Nöroplastisite sayesinde beyninizin değişebilir olduğunu keşfedecek, meditasyonun ve farkındalığın gücüyle stresin kontrolünü ele alacaksınız. Dawson Church, kitabında yalnızca teoriyle değil, gerçek hayat hikâyeleri ve pratik uygulamalarla, beyninizi pozitif bir dönüşüm sürecine sokmanın sırlarını paylaşıyor.
ANNA FREUD’U OKUMAK
(Nick Midgley)
Anna Freud’u Okumak, psikanaliz tarihinin en önemli figürlerinden birinin çalışmalarını kapsamlı şekilde ele alıyor. Minotor Kitap’tan çıkan eser Sigmund Freud’un “Antigonem” diye andığı ve psikanalizle iç içe geçen ömrü boyunca klinisyen, kuramcı, eğitimci ve araştırmacı olarak özgün çalışmalara imza atan Anna Freud’un düşünce ve pratiğine odaklanıyor. Anna Freud Merkezi’nde klinisyen ve eğitimci olarak görev yapan Nick Midgley, temel tartışmalar ile önemli uygulamaları bir araya getirerek, Anna Freud’un kuramsal ve klinik katkılarını sistematik bir şekilde göz önüne seriyor. Çocuk analizi ve çocuk psikoterapisi alanlarının öncülerinden biri olarak tanınan Anna Freud’un yapıtlarının nispeten geri planda kalmış yönlerine de dikkat çeken Midgley, çocukların yaşamlarının iyileştirilebilmesi adına eğitim ve bakım kurumlarında, hastanelerde ve hukuki bağlamlarda gerçekleştirilen çalışmaları da ayrıntılı bir biçimde ele alıyor.
YATIRIMIN ALTIN ANAHTARI
(Tony Robbins – Christopher Zook)
Dünyaca ünlü motivasyon konuşmacısı, girişimci ve en çok satan yazar Tony Robbins’in, Christopher Zook ile kaleme aldığı yeni kitabı “Yatırımın Altın Anahtarı” İnkılâp Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. Finansal başarı ve özgürlük konusunda rehber niteliğindeki bu eser, yatırımcılara sürdürülebilir servet oluşturmanın inceliklerini sunuyor. Kitapta; Ian Charles, Bill Ford, Wil Vanloh gibi dünyanın en başarılı yatırımcılarıyla Robbins’in yaptığı özel röportajlardan yola çıkarak risk yönetimi, sürdürülebilir büyüme ve doğru yatırım stratejileri hakkında çığır açan bilgiler paylaşılıyor. Kitap, yalnızca varlık oluşturma sürecine değil, aynı zamanda bu servetin korunmasına ve büyütülmesine dair derinlemesine analizler içeriyor. Eser, küresel ekonomik dalgalanmalara karşı “her koşulda kazandıran” stratejiler geliştirmek isteyen yatırımcılar için eşsiz bir kaynak niteliği taşıyor.
KOPENHAG-DENİZKIZI VAKASI
(Yazan: Pandolfo – Çizen: Risbjerg)
Ölü bir denizkızı koca bir ulusu sessizliğin uçurumuna sürükleyebilir mi? Yazar Pandolfo ile çizer Risbjerg’in sofistike bir kara mizah ve şiirsel bir derinlikle yoğurdukları Kopenhag – Denizkızı Vakası, Danimarka halkını yasa boğan dehşet verici bir cinayetin gizemini aydınlatan nefes kesici bir dedektiflik macerası. Bir ülkenin kültürel değerleri üstüne düşündürürken efsanelerin gerçeklik payını da sorgulatan bu etkileyici grafik roman; Wes Anderson filmlerini aratmayan masalsı atmosferi ve eksantrik tiplemeleriyle parmak ısırtıyor. Masal kenti Kopenhag’ı arka fona yerleştirerek düşle gerçeğin iç içe geçtiği bir kurguya imza atan Pandolfo ve Risbjerg, Danimarka ulusu için paha biçilemeyen bir değerin yitirilişini tüm duygularımızı harekete geçirecek bir çarpıcılıkla ele alıyor. Desen Yayınları’ndan çıkan kitap ayrıca, aynı topraklarda yaşayan büyük usta Hans Christian Andersen’e saygı duruşunda bulunmayı da unutmuyor.
Kaynak(kardeş site):https://fournewss.wordpress.com/2025/04/19/haftanin-okunmasi-gereken-ve-en-yeni-kitaplari/