
Dünyanın modernleşmesiyle hijyen, hiç olmadığı kadar büyük bir öneme sahip olmuştur. Ama doğaya dokunma, toprakla ve mikroplarla tanışma hakları ellerinden alınıyor. Uzmanlar, “Biraz kirlenmek bağışıklığı güçlendirir” diyerek doğada geçirilen zamanın bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkilerini vurguluyor.
Bu dönemde büyüyen çocuklar, toprakla oynayarak değil oyun alanlarında büyüyor. Eller sürekli dezenfekte ediliyor, ortamlar antibakteriyel ürünlerle temizleniyor. Peki, “Aşırı temizlik, çocukların doğal mikrobiyom çeşitliliğini engeller mi?” sorusu, günümüzde giderek daha fazla tartışılıyor.
Bağırsaklarımızdaki faydalı bakteriler, vücudumuzun savunma mekanizmasını geliştirmekle kalmaz aynı zamanda sindirimi, hatta ruh halimizi bile etkiler. Bu bağlamda, uzmanlar kirlenmenin sandığımızdan daha önemli bir rolü olduğunu’da belirtiyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal SUAM Çocuk Gastroenteroloji’den Prof. Dr. Ayşe Merve Usta soruları cevapladı.

“Çocuklarımızın temiz olması güzeldir ama gerektiğinde kirlenmesine de izin vermek, toprak teması, evcil hayvanlarla temas faydalıdır”.
Prof. Dr. Ayşe Merve Usta / Sağlık Bilimleri Üniversitesi Çocuk Gastroenteroloji
Bağırsaklarımızdaki mikropların gücü
Bağırsaklarımızıdaki yararlı bakteriler, çocuk sağlığındaki gizli kahramanlardır. Sindirimden bağışıklık sistemine, hatta bazı vitaminlerin üretimine kadar önemli görevleri vardır. Prof. Dr. Ayşe Merve Usta, “Bağırsaklarımızda trilyonlarca bakteri, mantar vb. mikroorganizmalar bulunur. Bu mikroorganizmaların büyük kısmı faydalıdır ve buna bağırsak mikrobiyotası denir. Çocukluk döneminde bağırsak mikrobiyotasının sağlıklı olması, büyüme, gelişim ve bağışıklık sistemi açısından çok önemlidir” diyerek bu mikroskobik canlıların değerini anlatıyor.
Prof. Dr. Usta, bağırsaktaki faydalı bakterilerin alerjik ve kronik hastalıklara karşı savunma geliştirdiğini, hatta ruh sağlığının olumlu etkilendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Kısaca bağırsağımızdaki mikropların dağılımı iyi ve faydalı yönde olursa daha sağlıklı oluruz” dedi.
Hijyen sınırları nasıl olmalı?
Hijyen önemli ama çocukların mikroplarla temas etmesine izin vermemek, yararlı bakterilerin de yok olmasına neden olabilir. Prof. Dr. Usta bu konuda, “Hijyen takıntısı ve aşırı steril yaşam tarzı, çocukların bağırsak mikrobiyal ortamını olumsuz etkileyebilir. Mikrobiyal çeşitlilik, çok çeşitli mikropla vücudun tanışıp onlarla nasıl baş edebileceğini öğrenmesi açısından önemlidir” dedi.
Prof. Dr. Usta, “Doğayla iç içe büyüyen çocuklar, hayvanlarla temas eder, toprakla oynar ve çevresel mikroplarla daha fazla karşılaşır. Bu durum daha çeşitli bir bağırsak mikrobiyal ortamı oluşturur” diyerek doğada oynayan çocukların daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduklarını anlatıyor. Hedef, kirli ortamlarda bilinçsizce risk almak değil; temizlik gerekliliğini abartmayan, doğayla temasın da değerini kabul eden bir denge kurmak:
“Hijyen hipotezi, çocuklukta az mikrop maruziyetinin alerjilere, astıma ve otoimmün hastalıklara yol açabileceğini öne sürer. Çocuklarımızın temiz olması güzeldir ama gerektiğinde kirlenmesine de izin vermek, toprak teması, evcil hayvanlarla temas faydalıdır” diye belirtti.
Usta’nın söylediği, “Bağırsak ikinci beynimizdir. Mutluluk hormonları; dopamin, seratonin gibi bağırsak-beyin ilişkisi nedeniyle mikrobiyal ortamdan etkilenir. Doğada büyüyen çocuklar daha düşük stres seviyelerine ve daha iyi ruh haline sahip olabilir” ifadeleri, doğa ile temasının mutluluk hormonunun etkisine dikkat çekiyor.

Dengeli hijyenin püf noktaları
Ailelerin en çok düşündüğü konu, hijyenin sınırlarının nerede olması gerektiği. “Hijyenin amacı zararlı mikroplardan korunmak ama faydalı mikroplarla temas etmeye izin vermektir. Gerektiği kadar, fazlasından kaçınarak hijyen uygulamak lazım” diyen Prof. Dr. Usta; “Çocuklara ellerin yemeklerden önce, tuvaletten sonra ve hasta kişilerle temas sonrası yıkanmasını, el yıkarken su ve sabun kullanmasını öğretmek lazım” tavsiyesinde bulundu.
Antibakteriyel sabunlar kullanmak ya da Her yeri sürekli dezenfekte etmek evde sabun ve suyun yeterli olduğuna; hastane gibi özel ortamlarda ise dezenfektanın yararlı olabileceğini ekliyor: “Gereksiz ve abartılı dezenfektan kullanımı uygun değildir. Antibakteriyel sabunlar ve dezenfektanlar hastane ortamı, kalabalık ortamlarda, salgın zamanlarında kullanılabilir.”
Sağlıklı bağırsak mikrobiyotası için tavsiyeler
Anne karnından başlayan bağırsak mikrobiyotasının şekillenmesinde, doğum şekli ve anne sütü çok önemlidir. Prof. Ayşe Merve Usta, “Onun için normal yolla doğan, anne sütü alan, çok antibiyotik kullanmayan, çeşitli ve dengeli beslenen bebekler veya çocuklar bu yönden çok avantajlıdır” diyerek yaşamın ilk evrelerinde atılan temelin önemini belirtiyor.
Beslenmenin de önemli olduğunu belirten Usta, “Lif açısından zengin sebzeler, meyveler, baklagiller ve tam tahıllar bağırsak bakterilerini besler. Prebiyotik özellikli olan mevsimine uygun sebze meyve tahıl ve bakliyat tüketimi ile fermente ürünler (yoğurt, kefir, turşu gibi) bağırsak sağlığı açısından çok faydalıdır. Prebiyotik denilen besinleri düzenli ve dengeli tüketerek bağırsak mikrop ortamını güzel besleyip çocuk sağlığına olumlu katkıda bulunabilirsiniz” dedi. Bunların yanında, gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak, çocukları doğayla buluşturmak, düzenli uyku almak ve stres yönetimi yapmak da sağlıklı bir mikrobiyotanın temel unsurları arasında yer alıyor.
Kirlenmek, çocuğun bağışıklığını güçlendirmek ve ruhsal gelişimine katkı sağlamak’da fazlasıyla önemlidir. Hijyen dengesini sağlarken, doğa ile iç içe olmayı da unutmamak, geleceğin sağlıklı nesillerini yetiştirmenin en önemli adımı olarak öne çıkıyor.