
Büyük Zafer’in 110’uncu yılında Çanakkale Savaşı’na ait çok mühim belgelere ulaşıldı.
Yeni şehit isimleri tespit edilirken destan yazan gizli kahramanların hikayeleri de gün yüzüne çıkarıldı. İşte onlardan sadece ikisinin arşivlerden çıkan kahramanlıkları…

Arşivden çıkan belgelerde, cephedeki Türk subayları…
BEN ÖLÜYORUM VATAN YAŞAYACAK
Ölümsüz kahramanların hikayeleri,’Şehit Bilgi Kapısı’ ile gün yüzüne çıkıyor.Bunlardan biri de 55’inci Piyade Alayı’ndan Hüseyin oğlu Ömer Çavuş’un kahramanlığı. Künye bilgilerine göre Ömer Çavuş, 1883 yılında Kütahya’nın Etyemez (Yeşilbayır) köyünde dünyaya geldi. Seferberlikle beraber 7 Ağustos 1914’te askere alındı ve 55’inci Alay’ın 11’inci bölüğünde göreve başladı. Alay, cephede bulunduğu 5 ay 17 günlük süreçte, komutanı Binbaşı Hasan Tahsin de dahil olmak üzere pek çok kayıp verdi. 11’inci Bölük çavuşlarından Ömer Çavuş da bu kayıplarından biri. Bölük Komutanı Yüzbaşı Süleyman kendi bölüğüne mensup olan ve sıradışı kahramanlığı görülen askerlerin listesinin yer aldığı bir rapor yazmış. Rapora göre Ömer Çavuş, 30 Eylül 1915 günü Kerevizdere bölgesinde siperlerde görev başındayken bir sebepten galeyana gelerek bulunduğu siperden bir anda dışarı fırlamış ve Fransız siperlerine doğru ilerlemeye başlamış. Ömer Çavuş, beş düşman askerini tüfeğiyle vurarak öldürmüş ancak kendisi de başından aldığı yarayla şehit olmuş. Kahraman çavuş, son nefesini verirken arkadaşlarına şöyle bağırmış: “Ben ölüyorum, vatan yaşayacak.”

126’NCI ALAYDA BİR CENGAVER
Arşiv çalışmasından çıkan bir diğer kahraman ise Teğmen Hüseyin Remzi. 1 Mayıs’ı 2 Mayıs’a bağlayan gece Seddülbahir Cephesi’nde girişilen taarruzda, 126’ncı Alay’ın 1’inci Taburu da vardı. Sabaha doğru her taraftan ateş altında kalan alay, kendisini zor bir durumda bulmuştu. 126’ncı Alay 1’inci Tabur Komutanı’nın yaveri olan Teğmen Hüseyin Remzi, taburun bir bölüğünün komutansız ve subaysız kalması üzerine, cephe hattında görevi olmamasına rağmen, alay komutanının tabiriyle “aşk-ı harp”le ileri atıldı; bölüğü toparlayarak hücuma kaldırdı. Teğmen Remzi’nin bu hareketi, kanatlardaki komşu birliklere de örnek oldu ve taarruz devam ettirilebildi. Ancak Teğmen Remzi, kendisine hücum eden düşmanın üzerine kılıcını çekerek atıldığı sırada şehadet mertebesine ulaştı. Daha sonra alay komutanı şu yazıyı kaleme almıştı: “Taburun yaveri olan Remzi Efendi, emrindeki bu küçük kuvvetle düşman hatlarını yarmış ve kuşatmak üzere olduğu bir sırada, üzerine hücum eden düşmana kılıcını çekerek atılmış ve bu esnada şehit olmuştur. Merhum arkadaşımız Remzi Efendi, Harp Okulu’ndan birincilikle mezun olmuş, zeki, akıllı, atik ve çalışkan bir subaydı. İyi ahlakıyla öne çıkmış, tüm arkadaşlarının takdirini kazanmıştı.” Teğmen Remzi, 1890 yılında Bingazi’de doğmuş. Baba adı Hacı Ali. 1908’de girdiği Harp Okulu’ndan 1911 yılında mezun olmuş.