
Prof. Dr. Selim Badur, Aşılamanın bulaşma riski yüksek olan viral enfeksiyonları kontrol altında tutmada etkili olduğunu vurguladı. Badur, aşılama sürecindeki aksaklıkların, bağışıklama hizmetlerinin kesintiye uğramasının, daha önce kontrol altına alınan hastalıkların yeniden ortaya çıkmasına ve bu durumun beklenmedik şekilde salgınlara yol açabileceğine dair uyarıda bulundu. Badur, “Yüksek aşılama oranları ile salgınların önlenmesi mümkündür. Özellikle kızamık gibi bulaşıcılığı yüksek olan virüs enfeksiyonlarının kontrol altına alınabilmesi için toplumun yüzde 95’inin aşılanması gerekmektedir. Bu oranlar düştüğünde, kızamık vakalarında artış görülebilir,” dedi.
Prof. Dr. Selim Badur, 24-30 Nisan Aşı Haftasında yaptığı konuşmada çocukluk zamanı aşılamayla ilgili değerlendirmeler yaptı. Aşıların temiz içme suyunun ardından, hayat kurtaran en önemli sağlık uygulamalarından biri olduğunu belirtti. Sözlerine şunlarıda ekledi:
“Nitekim UNICEF’in 2023 yılında ‘Dünya Bağışıklama Haftası’ bağlamında yayınladığı raporda, aşılar sayesinde her yıl 4-4,5 milyon çocuğun ölümünün önlendiği; Dünya Sağlık Örgütü’nün 2024 yılı raporuna göre ise son 50 yılda en az 157 milyon yaşamın aşılar sayesinde kurtarıldığı belirtilmiştir.”

Aşıyla birlikte hastane başvuruları ve antibiyotik kullanımı azalıyor
Badur, şöyle konuştu:
“Bulaşıcı hastalıkların insidansında azalma sağlayan aşılar ayrıca, dolaylı yollardan birçok olumlu gelişmeyi sağlamaktadır. Örneğin süreğen hastalıkların seyrini değiştiren aşılar, hastane başvurularının ya da antibiyotik tüketiminin azalmasından ekonomik katkı sağlamakta; sonuçta bir dizi farklı açıdan yararlı olmaktadır. Bugün için aşılar sayesinde her 6 dakikada bir, bir insan hayatının kurtulduğunu belirtmek, konunun önemini vurgulamak için uygun bir veridir.”
Aşılamanın aksaması sonucunda salgınlar başta olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarının oluşacağını vurgulayan Badur, “Aşılamanın aksaması, uygun biçimde sürdürülen bağışıklama hizmetlerinin farklı nedenlerle kesintiye uğraması, üstesinden gelindiği düşünülen hastalıkların yeniden alevlenmesine; böylece beklenmedik aşamalarda salgınların görülmesine yol açabilir. Birçok bulaşıcı hastalığın kontrol altına alınmasında aşılama oranlarının belirli bir düzeyin üzerinde gerçekleştirilmesi gereklidir. Örneğin kızamık gibi bulaşma özelliği çok güçlü olan bir viral enfeksiyonu kontrol altında tutmada, toplumun yüzde 95’inin aşılanması gerekmektedir ve aşılama oranları bu seviyenin altına düşer ise toplumda kızamık olgularında artışlar kaydedilir” ifadelerini kullandı.

Aşılama çocukları hastalıklara karşı korur
Badur, “Yeni doğan çocuklar, ortalama 6 ay kadar, annelerinden pasif olarak geçen maternel antikorlar sayesinde bir dizi önemli enfeksiyon hastalığına karşı korunurlar. Sonraki süreçte kendilerinin bağışıklık sistemleri gelişip olgunlaşmaya başlar ve hastalıklara karşı korunmaları kendi üretecekleri yapıtaşları sayesinde gerçekleşir. İşte bu aşamada çocukluk çağında sorun yaratan bir dizi hastalığa karşı aşılama yapılarak, duyarlı çocukların hastalıklara karşı korunmaları sağlanır” dedi.
Çocuk hastalıkları ile ilgili salgınların dünyada da yeniden gündeme geldiğini belirten Prof. Dr. Selim Badur, şunları söyledi:
“Bugün için en çarpıcı örnekler ABD’den gelmekte olup, çocuklar arasında uzun süredir görülmeyen kızamık olgularının yükselişte olduğu, enfekte olan çocuklar arasında iki ölüm gerçekleştiği kayıtlara geçmiştir. Düzgün yürütülen bağışıklama hizmetleri, örneğin aşı-karşıtlığı grupların baskısı ile aksarsa ya da bu grupların etkisi ile aileler çocuklarını aşılatmazlar ise kısa sürede ‘aşı ile korunulabilen hastalıkların’ adeta hortlayacağı, geniş kitlesel sorunlara yol açacağı bilinmektedir.”

Aşı olmayan çocuklar risk taşıyor
Söz konusu grupların etkisi sonucu, ülkemizde 2000’li yıllarda yüzlerle ifade edilen aşılanmamış çocuk sayısının, 2020 yılında 100 binlere ulaştığını belirten Prof. Dr. Selim Badur, şunları söyledi:
“Bu tabloya baktığımızda, aşılanmayan çocuklar sadece kendileri için değil, çevrelerindeki çocuklara da etkenleri bulaştırarak toplum sağlığını tehdit etmektedirler. Bu gerçekten hareketle ‘Benim bedenim benim kararım’ ya da ‘Benim çocuğuma dışardan bir madde verilmesine, ebeveyini olarak ben karar veririm’ yaklaşımlarının ne denli sakıncalı olduğu anlaşılmaktadır.”
Çocukların hayatının ilk yıllarında bağışıklığının güçlenmesi için aşılamanın önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Selim Badur, sözlerini şöyle tamamladı:
“Anneden pasif olarak geçecek antikorların koruması ortadan kalkınca bebeklerin hastalıklara açık olacakları; ancak aşılama ile korunmalarının mümkün olacağını biliyoruz. İşte bu denli önemli bir işleve sahip olan aşıları, bilimsel olmayan, gerçekler ile bağdaşmayan savlarla karalamak; özellikle sosyal medya üzerinden yaygınlaşan mesajlar ile aileleri aşılardan soğutmak, yükselmekte olan ciddi bir sorundur. Günümüzde aşı karşıtlığını bilim karşıtlığı şeklinde nitelemek doğru olacaktır.”
Kaynak:https://t24.com.tr/haber/uzmani-acikladi-yuksek-asilama-oranlari-ile-salginlar-onlenebilir,1235590#