
Pera’da Meşrutiyet Caddesi üzerindeki 129 yıllık Union Française binasının üçüncü katındaki Meshru, çağdaş sanatçı Kezban Arca Batıbeki’nin yeni sergisine ev sahipliği yapıyor. ‘Kezban’ın Nadire Kabinesi’ sanatçının dedesiyle başladığını tahmin ettiği, ailesinden gelen nesneleri biriktirme tutkusuyla şekillenen bir sergi. Galerinin girişinde sizi sanatçının biriktirme alışkanlığıyla ilgili şu sözleri karşılıyor: “Yıllar içerisinde, yolculuklarımın ve buna bağlı olarak ilgi alanlarımın genişlemesi ve etrafta sahip olma arzusuyla dolup taştığım objelere rastlama olasılığımın artması tetikleyici bir rol oynamıştır mutlaka…”
Serginin adında geçen nadire kabineleri ilk kez Rönesans ve barok dönemlerinde ortaya çıkmış. Zengin aristokratlar,
biliminsanları doğa tarihi, sanat, arkeoloji ve bilimle alakalı objeleri barındıran özel dolaplar, kutular oluştururmuş. Meshru da bu sergi için adeta kocaman bir nadire kabinesine dönüşmüş.
Maket evler, dünyanın çeşitli müze ve galerilerinden alınmış silgiler, kalemler, oyuncak bebekler, matruşkalar, cetveller, büstler… Kendi iç dünyasını ve düşüncelerini biriktirdiği nesneleri kullanarak sanat eserlerine dönüştüren sanatçı bu kez ziyaretçileri bu nesnelerin en ‘ham’ halleriyle de buluşturuyor. Kendinizi çocuksu bir merakla objeleri incelerken buluyorsunuz. Mekân ve zamanın sınırları bir süreliğine yok oluyor.
Çağdaş sanatta kadın ve popüler kültür üzerine yaptığı işlerle bilinen sanatçı bu sergide de nesneleri kendi içlerinde benzerleriyle ‘Kadın’ ve ‘Ev/Yuva’ kavramları etrafında buluşturmuş. Serginin tanıtım metnine göre ziyaretçilerin ‘koleksiyon’ olarak gördüğü bu nesneleri sanatçı, aynı apartmanda yaşayan ama farklı geçmişlere sahip ailelere benzetiyor. Bu ‘aileler’ kendi öykülerinin aktörleri olarak, Batıbeki’nin tuvallerinde, fotoğraflarında ve kısa filmlerinde varlık gösteriyor.
Kezban Arca Batıbeki’nin sergisi 30 Eylül’e kadar devam edecek.

‘Zamanı geldiğinde çıkarıp kullanıyorum’
Kezban Arca Batıbeki sergiyle ilgili sorularımızı yanıtladı.
◊ Biriktirme alışkanlığınızın ardındaki nedenler nedir?
Aileden gelen bir duygu olduğunu düşünüyorum. Anne tarafımda biriktirmeyi seven bir dedem vardı. Annemde de
olan bu özellik, neyse ki resme olan yeteneğiyle birlikte bana da geçti. Annemle severek sakladığımız aileden kalan eşyalar ve objeler bu duyguyu tetiklemiş olmalı ki, zaman içerisinde var olana binlerce parça daha ekledim. Bu parçaların içeriklerinin, kendi içlerinde; kadın, ev, yuva, aidiyet, kimlik ve kadına biçilen roller üzerine geliştiğini zaman içinde fark ettim.
◊ Biriktirdiğiniz objelerin önceden bulunduğu yer, kullanılış biçimleri, hikâyeleri sizin için
önemli mi?
Topladığım bu obje ve eşyaların, varlık nedenleri ve temsil ettikleri içerikler çok önemli. Özellikle tarihi geçmişi olan parçaların yaşanmışlıkları ve arkalarında var olduğunu sadece tahmin edebildiğim hayatlara bu parçalar sayesinde dokunabildiğimi hissediyorum. Bizden farklı, gelişmiş toplumların yaşam biçimleri, kültürel bakış açıları, kadın ve aileye ait düşünceleri bu parçalarda gizli alt azılar gibi yer alıyorlar. Ben onları okuyabildiğim kadarıyla kafamdaki bir klasöre yerleştirip, zamanı geldiğinde çıkarıp kullanıyorum.
◊ Sizin için neler biriktirmeye değer?
Başlangıçta bilinçsiz olarak, sadece severek almaya başladığım parçalar, yıllar içinde sanatımı etkileyen, zaman zaman bana yön veren bir pusulaya dönüştü. Öyküleri etkilemeye, varlıkları ilham vermeye başladı. Ve giderek kendime ait bir dil oluşturmama yardım ettiler.
◊ Biriktirdiğiniz objelerin bir kullanım sistematiği var mı?
43 yıldır ressamlık titrim farklı sanat platformlarında eser ürettiğim için güncel sanatçıya dönüştü. Bugüne kadar yaptığım kişisel sergilerin her biri; tetiklenme, çok uzun düşünme, araştırma ve toplama aşamalarından geçer. Son sergimde olduğu gibi; konu başlığına karar verdikten sonra mitolojilerdeki yılan imgesiyle anılan farklı tanrıçaları resmederek başladığım tuvallerim, konuyla ilgili topladığım kitaplar ve antika parçalarla gelişti, zenginleşti. Ve ‘Kezban’ın Nadire Kabinesi’nde gördüğünüz üzere farklı yüzyıllarda, farklı toplumlarda kadına biçilen farklı rollere geldi, dayandı.
Bu hafta bu sergiler de var
70’ten fazla heykel
◊ İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde ‘Rahmi Aksungur Retrospektif’ sergisi sürüyor. Sergide heykel sanatçısı Rahmi Aksungur’un 70’ten fazla heykeli, eskiz defterlerinden örnekler ve heykel çizimleri var. ‘Rahmi Aksungur Retrospektif’ 14 Temmuz’a kadarziyaret edilebilir.
İki sanatçının yolculuğu
◊ Fatih’teki Barın Han, Eda Soylu ve Hatice Utkan’ın şiirle sanatı bir araya getirdiği ‘Balığın Karnında’ sergisine ev sahipliği yapıyor. İkili, zihin, beden, ruh, varlık ve birlik kavramları üzerinden izleyiciyi bir yolculuğa çıkarıyor. Sergi 14 Haziran’a kadar görülebilir.
Mumilerin yaratıcısından…
◊ Beyoğlu’ndaki Aynalı Geçit’te ‘Tove Jansson, Mumilerin Yaratıcısı ve Sanatçı: Yazarlığına ve Sanatına Dair Bir Sergi’ görülebilir. Sergide Finlandiyalı edebiyatçı ve sanatçının eskizleri, karikatürleri, kitap illüstrasyonları ve tabloları var. 17 Mayıs’a kadar ziyarete açık.
Kaynak(Kardeş site):https://nfb75.wordpress.com/2025/04/27/kezban-arca-batibekinin-sakli-dolabi/