
Nörolojik hastalıklar içinde en yaygınlarından biri olan parkinson hastalığı dünya genelinde milyonlarca insanı etkiliyor. Nöroloji Uzmanı Yüksel Dede, “Yapılan araştırmalara göre, 65 yaş ve üzerindeki bireylerde görülme sıklığı yüzde 1 civarındayken, ileri yaşlarda bu oranın daha da yükseliyor. Türkiye’de ise yaklaşık 150 bin Parkinson hastası bulunuyor ve bu sayının giderek arttığı belirtiliyor” ifadelerini kullandı. Dede, hastalığın erken teşhis edilmesi hayat kalitesini önemli şekilde yükseldiğini belirterek Parkinson’un uyarıcı olabilecek işaretlerini belirtti.
Yaşlı nüfusun artmasıyla dünya çapında Parkinsonlu hasta sayısının artacağı öngörülüyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Yüksel Dede, hastalığın belirtileri ve risk faktörlerine yönelik önemli bilgiler verdi. Parkinson hastalığını, “Beyindeki dopamin üreten hücrelerin zamanla azalmasıyla ortaya çıkan ve ilerleyici bir sinir sistemi hastalığı” olarak tanımlayan Dr. Dede, dopamin eksikliği nedeniyle ortaya çıkan belirtilerin arasında hareketlerde yavaşlama, titreme, kas sertliği ve denge sorunlarının görülebildiğini belirtti.
Ailesinde parkinson hastalığı olanlarda daha erken görülür
Parkinson sadece yaşlılarda görülen bir hastalık olmadığını belirten Uzm. Dr. Dede, “Parkinson, genetik yatkınlığı olan kişilerde daha erken yaşta ortaya çıkabilir. Ayrıca pestisitler gibi kimyasallara uzun süre maruz kalmak da hastalığın gelişiminde rol oynayabilir. Özellikle ailesinde Parkinson öyküsü bulunan bireylerin belirtilere karşı daha dikkatli olmaları gerekir” dedi.
Hastalığın görülme sıklığının cinsiyetler arasında da farklılık gösterdiğini söyleyen Uzm. Dr. Dede, “Genel olarak erkeklerde kadınlara göre yüzde 1.5-2 kat daha sık görülür. Bu farkın hormonal, genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir” ifadelerini kullandı.
Parkinson’un İlk Belirtilerine Dikkat
Belirtiler erken fark edilmediğinde hastalığın uzun süre sessizce ilerleyebildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Dede, erken evre sinyallerine yönelik şu bilgileri verdi:
“Koku duyusunda azalma, kabızlık, depresif duygu durum, uykuda konuşma, kavga etme gibi sorunları içeren uyku bozuklukları gibi hareket sistemini doğrudan etkilemeyen bulgular hastalığın erken belirtileri olabilir. Bu bulgular katılık, yavaşlık titreme gibi bulgulardan çok daha önce başlayabilirler. Bu belirtiler zamanla ilerleyerek daha belirgin hale gelir. Fark edilmezse uzun yıllar sinsice ilerler.”
Uzm. Dr. Dede, “Bu belirtiler genellikle göz ardı ediliyor. Ancak hareketlerde yavaşlama, kas sertliği ve titreme gibi klasik semptomlar ortaya çıktığında teşhis genellikle konulmuş oluyor. Erken dönemde bir nöroloğa başvurmak, hastalığın ilerleyişini yavaşlatmak açısından çok önemli” açıklamalarında bulundu.
Yeni tedavi yöntemleri
Parkinson tedavisinde önemli gelişmeler yaşandığını belirten Uzm. Dr. Dede, “Daha uzun etkili ve yan etkisi azaltılmış ilaçlar, medikal tedavinin yeterli gelmediği durumlarda devreye girebilecek hareket bozukluklarını dengeleyen infüzyon pompaları ve seçilmiş hastalarda uygulanabilen derin beyin stimülasyonu (beyin pili) gibi cerrahi yöntemler bu önemli gelişmeler arasına sıralanabilir. Özellikle son dönemde birçok alana girmiş olan yapay zeka destekli uygulamalar Parkinson hastalığının takip ve tedavisini desteklemek amacıyla da kullanılmaktadır” dedi.
Uzm. Dr. Dede, Parkinson hastalığının ilaç tedavisiyle yeterince kontrol altına alınamadığı, ilaç tedavisine yanıt verse de hareketliliğinde günlük yaşamı kısıtlayacak derecede dalgalanmalar yaşayan, genç yaşta Parkinson hastalığı tanısı almış hastalar için beyin pili tedavisinin uygun olabileceğini anlattı.
“Bu tedavi ile hareketle ilgili belirtilerde başarılı şekilde düzelme sağlanır, konuşma problemleri gibi bazı belirtilerde etki sınırlıdır. Bu açıdan tedaviye uygun hasta seçimi büyük önem arz etmektedir.”
Parkinsonda yeni umut kök hücre tedavisi
Parkinson tedavisi için de adından söz edilen kök hücre tedavisinde Dr. Yüksel Dede, şunları söyledi: “Kök hücreden elde edilen dopamin hücreleriyle yapılan klinik çalışmalar sürüyor. Henüz deneme aşamasında olan ve klinik kullanıma girmemiş bu tedaviler, gelecekte Parkinson hastalığının seyrini değiştirebilir.”
Hastaların yaşam kalitesini arttıracak tavsiyeler
Dr. Dede, konuyla ilgili şu önerilerde bulundu:
“Parkinson hastalığında ilaç uyumu çok önemlidir. Hastaların ilaçlarını hekimlerinin önerdiği şekilde düzenli kullanımı, öğünlerine dikkat etmesi gerekir. Parkinson hastalarının ilaçlardan gördükleri yararı ve de yan etkileri takip etmeleri ve hekimlerine bildirmeleri tedaviyi düzenlemek açısından çok yardımcı olacaktır. Parkinson hastalığında yaşam kalitesini olumlu yönde etkileyen önemli faktörlerden biri düzenli egzersizdir (özellikle yürüyüş, pilates ve dans). Denge, yürüme, konuşma ve hatta yutma açısından ihtiyaç duyan hastaların fizik tedavi ile desteklenmeleri günlük hayatlarında büyük fark yaratmaktadır. Beslenme parkinson hastalığında önemli bir yer tutmaktadır. Kabızlıkla mücadele edebilmek için liften zengin beslenmek, bol su içmek ve olabildiğince hareket etmek önemlidir. Dengeli beslenme ile kilo kaybı önlenmeli, kilo alımından kaçınılmalıdır. Parkinson hastalarını günlük hayatlarının içinde sosyal hayata katılıma davet etmek hem ruhsal hem de fiziksel sağlıklarına katkı yapacaktır. Hasta ve yakınlarının desteklenmesi, bilgilendirilmesi için dernekler ve kamu kurumları aracılığıyla eğitim ve sosyal faaliyetler düzenlenmekte, bu faaliyetlere katılımın hem hastalar hem de hasta yakınları için faydalı olacağını düşünüyorum.”